Prof. Dr. Orhan Arıoğul
Genel Cerrahi alanı günümüzde uygulayıcıları tarafından dahi güç tanımlanır durumdadır. Genel Cerrahi uzmanlığı kapsamının ne olduğuna ilişkin tanımlamaya Amerikan Cerrahlar Derneği’nin 1980’li yıllarda çıkardığı kılavuz kitapçık bir miktar açıklık getirmişti. O dönemde Amerikan Cerrahlar Derneği Yeterlik Kurulu, genel cerrahi için 7 özgül alanda kapsamlı bilgi sahibi olunmasını gerekli görmüştü. Bunlar sindirim borusu, karın hastalıkları, meme, baş boyun, çevresel damar sistemi, iç salgı sistemi, ve travma idi. Genel cerrah olacak kişinin ayrıca kardiyo-torasik, jinekolojik, nörolojik, ortopedik, plastik, pediatrik ve ürolojik cerrahinin sık rastlanan sorunlarının çözümünde yeteri genişlik ve derinlikte bilgi, bir miktar da deneyim sahibi olması şartı aranmıştı.
Bu tanımlama çok geniş kapsamlıdır, idealdir. Ama biraz da hayaldir. Bugün artık her birinin kendi yeterlik kurulları oluşmuş bu alanların tümünde teknik yetkinliğe sahip bir cerrah aramak beyhudedir. Bu türün nesli tükenmiştir. Ama genel cerrah yetiştirirken bu ideale yaklaşmak hedeflenmektedir. Ayrıca bazı alanlar hala genel cerrahinin uygulama alanı içinde durmaktadır. Bunlar gastrointestinal cerrahi, karın duvarı cerrahisi, meme cerrahisi, endokrin cerrahi ve travma cerrahisinin büyük bölümüdür. Bu alanlar, şok, yara iyileşmesi, sepsis, beslenme, sıvı elektrolit dengesi ve organ yetmezlikleri gibi genel cerrahinin ortak sorunlarının çözümünde donanımlı olmayı gerektirmektedir. O halde, Amerikan Cerrahlar Derneği’nin bir zamanlar açıkladığı gibi, tüm cerrahi dallar için gerekli temel bilgileri kapsayan, Genel Cerrahi denen bilgiler bütününe gereksinim vardır. Böylesi bir temel bilgi bütünü, bilim dallarının gelişmesi için gerekli kabul edilmiştir. Bu ilke halen geçerlidir. Ancak, teknik anlamda, genel cerrahların ilgilerini ve tercihlerini sınırlı alanlarda yoğunlaştırdıkları da bir gerçektir. Bilim, günümüzde alt ilgi alanlarına ayrılmaktadır. Bilgi üretme sorumluluğunu taşıyan kişiler çalışmalarını artık genel ilgi alanlarından ziyade, bu alanları oluşturan disiplinlerden ancak birinde yoğunlaştırmak zorunda oldukları gerçeğiyle karşı karşıyadır.
İstanbul Tıp Fakültesi’nde HPB Cerrahi’nin şekillenmesinin izleri 61 Anayasasının 120. maddesine götürülebilir. Daha sonra üniversitelere “fazla özerklik” tanıdığı için kaldırılan bu madde uyarınca, o dönemde İç Hastalıkları Kürsüsü’nde değişik bölümler kurulmuştu. Kardiyoloji, Nefroloji, Hematoloji, Romatoloji, Endokrinoloji ve Gastroenterohepatoloji servisleri, özerk bilimsel birimler haline dönüşmüştü. Benzer şekilde, İç Hastalıkları’ndaki bölümlerin özerkliğinde olmasa da, Prof. Dr. Halit Ziya Konuralp’in başkanı olduğu 2. Cerrahi Kürsüsünde Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi, Damar Cerrahisi, Travma Cerrahisi, Batın Cerrahisi, Sinir Cerrahisi ve Genel Cerrahi ayrı servisler olarak çalışmakta idi. Kürsüye asistan kabul edilenler, bütün bu servislerde yeterli sürelerde çalıştıktan sonra uzman olmaktaydı.
Prof. Dr. Ali Uras ve Tıbbi-Cerrahi Toplantılar
Dönemin Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Uras profesörlük çalışmalarından beri özel ilgi alanı olan portal hipertansiyon olguları için Gastroenterohepatoloji bölümü başkanı Prof. Dr. İlhan Ulagay ile bilimsel işbirliği içinde idi. Bu temaslarda her iki serviste rotasyonda olan asistanlar da bulunurlardı. 1970’li yıllarda tıbbi ve cerrahi tarafların kadrolarına eklenen kalıcı uzmanlarla birlikte başkanların kişisel işbirliğiyle yürütülen çalışmalar, giderek daha geniş katılımlı kurumsal toplantılara dönüştü. Cerrahiye sevki düşünülen HPB hastalarının görüşüldüğü, ameliyat edilenlerin de sonuçlarının sunulup tartışıldığı, kesintisiz olarak her pazartesi saat 12.30’da İç Hastalıkları Kliniği’nde yapılan bu tıbbi-cerrahi toplantılar, cerrahi ekibi zaman içinde zorunlu olarak tümüyle HPB alana yönlendirdi.
Prof.Dr.Ali Uras
Araştırma Merkezi
1980 sonrasında ise tıbbi- cerrahi ekip üyelerine deneysel tıp, patoloji ve anesteziyoloji anabilim dallarından üyelerin katılımıyla İstanbul Üniversitesi Hepatopankreatobiliyer Hastalıklar Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu. Doğrudan rektörlüğe bağlı merkezin kurulmasındaki ana amaç bu alana yönelik mültidisipliner çalışmaları konuyla ilgili tüm birimleri bir araya getirerek daha üretken bir şekle sokmak, araştırmaların önünü açmaktı. Bu olanağı sağlamaya yönelik olarak da Merkez’in kendine özgü bütçesi vardı.
Karaciğer Safra Yolları Cerrahisi Birimi
İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda hepatoloji ve gastroenterolojinin giderek bağımsız servisler olarak çalışmaya başlamasına paralel olarak, Genel Cerrahi ’de Prof. Dr. Ali Uras’ın başkanı olduğu ve uzun zamandır aslında HPB cerrahi alanında çalışan servis, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Karaciğer Safra Yolları Cerrahisi Birimi adını aldı. Servisin açılışı üniversite rektörü ve fakülte dekanının da hazır bulunduğu büyük bir katılımla gerçekleştirildi. HPB Cerrahi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda ilk özelleşen servis olarak gastrointestinal cerrahi, meme ve endokrin cerrahisi, periferik damar cerrahisi, travma ve acil cerrahi gibi farklı alanlarda çalışan diğer servislerin de kurumlaşmalarına önayak oldu. Daha sonra Prof. Dr. Ali Menteş’in öncülüğünde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, ardından da Ankara ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültelerinde HPB Cerrahi Birimleri kuruldu. İstanbul Tıp Fakültesi’ndekine benzer bir çalışma şekli İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde de uygulamaya konuldu.
İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı, Karaciğer Safra Yolları Cerrahisi Birimi’nin açılışı (1989). Ortada, fakülte dekanı Prof. Dr. Korkmaz Altuğ ve önceki dekan Prof. Dr. Cemalettin Öner.
HPB Cerrahi Derneği
HPB Cerrahi Derneği, 1989 yılında, böylesi bir müktesebatın üzerine kuruldu. Dernek, daha sonra günümüze kadar kesintisiz olarak her iki yılda bir düzenleyeceği uluslararası katılımlı kongrelerinin ilkini 1993 yılında İstanbul’da düzenledi. Zaman içinde, daha geniş bir katılımın derneği uluslararası temsilde de güçlendireceği gerçeğinden yola çıkılarak, adının Türk HPB Cerrahi Derneği ne dönüştürülmesi için 1999 yılında başvuruldu ve bunun kabulü sonucu resmen ulusal dernek sıfatıyla yeni tüzel kişiliğine kavuştu.
Kongreler
1993 yılından itibaren düzenli olarak iki yılda bir düzenlenen kongrenin 12.’si Nisan 2015’te Antalya’da gerçekleştirildi. Düzenlenen tüm kongrelere dünyanın çeşitli kurumlarından akademisyenler konuk konuşmacı olarak katkıda bulundular. Dernek, aynı şekilde yurtdışı kongrelerde de başarıyla temsil edildi. Arkadaşlarımız çabalarıyla uluslararası alanda bizleri tanıttılar, ilişkilerini geliştirdiler, Avrupa ve Dünya HPB derneklerinde idari görevler aldılar ve zamanın IHPBA Avrupa Bölümü Başkanı Prof. Dr. Basil Kekis’in de değerli katkılarıyla 2003 yılında yapılacak 5.Avrupa HPB kongresinin düzenlenmesini ülkemize kazandırdılar. Prof. Dr. Ali Emre’nin başkanlığında, yurtiçi ve yurtdışından büyük bir katılım ile başarıyla gerçekleştirilen bu kongrede, fiilen kurulmuş olan Avrupa HPB Cerrahi Derneği (EHPBA) de resmi nitelik kazandı ve yeni yönetimi seçildi. Bugün Afrika kıtasının da temsilciliği ile genişleyen ve E-AHPBA ismi ile devam eden derneğin tarihçesi şu sözlerle sonlanmaktadır: “İstanbul’da, EHPBA’nın vizyonu, ruhu ve geleneği resmileşmiş ve geleceği güvenceye alınmıştır”. Bu tarihi gelişmenin İstanbul’a denk gelmesinde, Avrupa’da HPB cerrahiyi ilk ve düzenli örgütleyen ülkelerin başında gelmemizin kuşkusuz büyük payı bulunmaktadır. Avrupa derneğinin 2003 yılında, dünyayı temsil eden IHPBA’nın da 1994 yılında resmi nitelik kazandıkları düşünülürse, Türk HPB Cerrahi Derneği’nin gelişiminin ne denli zamanlı olduğu kolayca anlaşılacaktır.
Dergi
Üyelerin HPB cerrahi alanındaki çalışmaları önceleri Klinik ve Deneysel Cerrahi Dergisi bünyesinde değerlendirilmekteydi. Daha sonra Dernek bünyesinde kurulan Türk HPB Dergisi bu rolü 2005-2010 yılları arasında çıkardığı 19 sayı ile sürdürdü. 2010 yılından beri, üretilen bilimin de birleştirilmesi amacıyla bu faaliyet Türk Cerrahi Derneği’nin yayın organı olan Ulusal Cerrahi Dergisi çatısı altında devam etmektedir.
Kitap
2009 yılında Prof. Dr. Ali Emre’nin editörlüğü ve çeşitli disiplinlerde HPB alanında çalışmalar yapan 66 yazarın ortak emek ve deneyimlerini yansıtmaları ile “Hepatopankreatobiliyer Cerrahi” kitabı yayınlanmıştır.
Yukarıdaki gelişmelerden anlaşılacağı üzere, HPB Cerrahi Birimi yabancı bir modelin zorlaması ya da ona öykünülmesi ile değil, bir dönemin özgürlükçü Anayasa’sının Üniversite’ye yansıttığı özgür çalışma ortamında kurulmuş olan bir mültidisipliner bilimsel anlayışın, 30 yıl içinde evrilip zenginleştirilmesi sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu işbirliği anlayışı geleceğe dönük bir mesajdır ve bu nedenle de bir mirastır. Bunun bir moral değer olarak kabul edilmesi, hatırlanması ve bir model olarak kullanılması, ortak çabaları çoğaltarak disiplini daha da güçlendirecektir. Bu gelişmenin bir sonucu olan Türk HPB Cerrahi Derneği, ülkemizde bu alana emek veren herkesi kapsayan bütünleştirici kimliğiyle ülkede HPB alanında çalışan herkesi içeren çalışmalar yapmaktadır. Derneğin üyesi olmanız, bu kimliği taşımanız ve bu kimlikle emeklerinizi birleştirmeniz gelecek için büyük önem taşımaktadır.